MANİFESTO: Mebde’ ve Meâd Arasında İnsan Olmanın Gerilimi

Bismillâhirrahmânirrahîm. Peygamberi Muhammed Mustafa’ya salât ü selâm olsun.

İnsanın kendisine en çok sorduğu sorulardan birisi de “Nereden geliyoruz?” sorusu (mebde) olsa gerek. Yazılı tarihin ilk aşamalarından itibaren insanın bu soruya cevap bulma çabalarını görebiliyoruz. Antropologlar arasındaki tartışmaları bir kenara bırakırsak yazılı tarihin çok daha öncesinde de böyle bir çabanın olduğuna düşünmeye itecek yeterli sayıda veriye sahibiz. İnsanlık, “Nereden geliyoruz?” sorusuna kesin bir cevap bulamamış olsa da hemen ardından “Peki nereye gidiyoruz?” (meâd) sorusunu sormaktan çekinmez. Bu iki çözümsüz soru arasındaki gerilim ise insanı insan kılar.

Rûzbihân el-Baklî (ö. 606/1209) Meşrebü’l-ervah (Ruhların özellikleri) adlı eserinde insanın yaratılışına dair bir anekdot anlatır. Bu anlatıya göre insan yaratıldığında var olma hazzı bütün zerrelerine işler. Bu esnada tahtı (Arş) görür. Etrafına bakınan insan tahta kendisinden başkasını yakıştıramaz ve oturmak için adım atar. Tahta tam oturacakken Rahmân bütün celaliyle arşa istiva eder1 ve tahtın kendisine ait olduğunu gösterir. İnsan var olmanın hazzıyla tahta oturacakken bir anda yok olma tehlikesi ile karşılaşır. Tahta oturma umudu ve yok olma korkusu bir arada dürülür ve kalbine yerleşir.2 Bize göre insan her ne kadar mebde’de kesin bir yenilgiye uğramış olsa da içindeki tahta oturma dürtüsü geçmiş gibi durmaz. Tahtın nerede olduğu sorusu mebde olarak, her şeyin sonunda kimin tahta oturacağı sorusu ise meâd olarak bilinçaltında yer alır. İnsan ise mebde’deki yenilgi ve meâd‘deki belirsizlik arasında ortaya çıkan gerilimdir. İnsanın bilinçaltındaki bu gerilimin eylemlerine yansıması ise ahlaklanma sürecini ortaya çıkarır. Tarihin büyük çoğunluğuna bakılırsa insan meâd‘deki belirsizliği bir nebze unutabilmek için kendisine küçük iktidar alanları devşirmiş, Thomas Hobbes’un söylemiyle başka bir insanın kurdu haline gelmiştir.

Hümanizma sonrası ortaya çıkan bir üçüncü soru ise “Neden?” sorusudur. Esasında buradaki neden sorusu varlığın gayesini ve var olma nedenini irdeleyen bir soru değildir. Zaten “Varlık neden var?” sorusu mebde ve meâd’de içkindir. Hümanizma sonrası ortaya çıkan bu üçüncü soru diğer iki sorunun bastırılması ve insan hayatının merkezinden çıkarılması için sorulmuş “İnsan aklı neden mebde ve meâd soruları ile uğraşır?” sorusudur. Bu soruya çok farklı cevaplar verilmiş olmasına rağmen ortak özellikleri “insanı göklerden indirerek ayağını yere bastırmaktır.” René Guénon’un ifadesiyle “Hümanizma’da asıl mesele her şeyi tamamen insanî boyutlara indirgemek, daha yüksek bir düzenin herhangi bir ilkesini göz ardı etmek ve sembolik olarak dünyayı kazanmak için göklerden uzaklaşmaktır.”1 Hümanizma insanın ayağını yere bastırmak konusunda başarılı olmuştur olmasına -ki insanın temel arayışı olan bu sorulara cevap vermeye çalışan dinler ve mitolojiler modern bir zihinde safsata olarak sınıflanır- ardından gelen kapitalizm dalgası insanın başının da toprağa gömülmesine sebep olmuştur. Modern bir zihin kendisine dalga dalga gelen her türlü meşgale ile uğraşmaktan insan olmanın gerilimini unutmuş varlığa dair en temel tartışmaları -çoğunlukla faydasız iş olarak görülen- entelektüel bir zemine itmiştir.

Biz hümanizm sonrası ortaya çıkan “Neden?” sorusunun önemini inkar etmiyoruz. Fakat hümanist düşünceden farklı olarak diğer iki sorunun önemini yitirmeden üçüncü bir soruyu da sorabileceğimize inanıyoruz. Mebde’ ve Meâd düşünce yazını projesi işte bu sebeple ortaya çıkmış olup bu üç soruya her birine kıymetini vererek cevap aramaya çalışacağız. Bizce insan ayağını yere bassa da gözlerini gökyüzüne doğrultmalıdır…

Ahmet Hakan Karaaslan

10/06/2022 – mebde

1 Guénon, René, “Modern Dünyanın Krizi” (Kapı Yayınları, 2022), s. 38 [çev. Esra Temür]

1Rahmân olan Allah arşa istivâ etmiştir.” (Tâhâ Suresi: 5)

2 Demirli, Ekrem, “Olan ile olabilecek arasında insanın krizi: Müşkülpesentlik ve ahlak”, https://www.fikriyat.com/yazarlar/ekrem-demirli/2019/11/06/olan-ile-olabilecek-arasinda-insanin-krizi-muskulpesentlik-ve-ahlak (Erişim tarihi: 10/06/2022)